llmî Araştırmalar •4, lstanbul 1997
OSMANLI DEVLETİ’NDE
KAVASLAR ve K AVAS TEŞKİLATI
Mehmet CANATAR*
Osmanlı devlet teşkilatı ve müesseseleri üzerine yapılan çalışmalann hızla amığı son yıllarda, bu alanda çalışmanın güçlükleri de belirgin biçimde kendisini göstermektedir. Nitekim, ele almaya çalıştığımız kavas teşkilatı da devlet bünyesindeki yapısal gelişme ve değişmeler çerçevesinde karmaşık bir durum arzetmektedir. Osmanh devletindeki beledî ve idari hizmetler ile güvenlik, emniyet ve asayiş hizmetlerinin yer yer iç içe olduğu dikkate alındığında, kavas teşkilatının da aynı türden bir yapı sergilemekte olduğu görülür. Özellikle, gerek başkent İstanbul’da gerekse taşrada, iç güvenlik, muhafaza, emniyet ve asayiş hizmetleri dediğimiz kolluk teşkilaönda polis, jandarma ve zaptiye gibi birimlerin görev, yetki ve sorumluluklannın sınırlandınlmamış hatta teşekkül etmemiş olması, izahı güç bir çok meseleyi de beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada kavasların iç güvenlik ve asayiş hizmetlerindeki yeri ile devlete olan diğer hizmetleri hususuna temas edilmeye çalışllacaktır. Kavas teşkilatı hakkında günümüze değin geniş bir tedkik yapılmadığı için, bu çalışmanın bir başlangıç olarak kabul edilmesi yerinde olacaktır.
Kavas Terimiiıin Menşei
En eski şekline Binbir Gece Masallan’nda “kavvas” biçiminde rastladı- ğımız, günümüz Türkçe’sinde kavas denilen kelimenin menşei Arapça’dır. Bu dilde “kavs” kelimesi ok ve yay, kavvas ise, mübalağa sigasında oldukça geniş bir kullanımı olan fa‘âl vezninde bir isim olup, oklu asker, ok yapan kimse, okçu2,
Yard. Doç. Dr., Tokat GaziosmanpaJa Üniv. Fak., Fen-Edebiyat, Tarih Bölümü.
Cl. Huart -[B.Spuler], “Kawwâs”, The Encyclopaedia of Islam (New Edition} (–EI!}, Leiden 1978, IV, 808; Stephan and Nandy Ronart , “Kavass”, Concise Eric yclopaedîa of Arabic Civilizaıion, Amsterdam 1959, s. 284. Kavvas kelimesi, son ses olan s harfi değişiklik göstermekle birlikte, kaf-şeddeli vay-elif ve sin ile yazılar. Daha sonraları sin sad’a dönüşmüş, vav’ın biri de zamanla tahrif ve tahfife uğrayıp düşerek kelime kavas şeklinde yazılmaya başlanmıştır (bkz. Mustafa Nuri Paşa, Netbyicü’1-vukû‘‹n, lstanbul 1327, III, 82; A.Vefik Paşa, Le/ıce-i Osmdhı“, lstanbul 1306, s. 1277). Çoğulu kavvasan’dsr.•
- Osman Ergin, T’ûrkiye Maarif Tarihi, lstanbul 1977, V, 2127 2; M.Nihad Özön, Türkçe
fiözfiik, lstanbul 1979, s. 423; M.Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Dekimleri ve Terimleri Sözlüğü, lstanbul 1983, II, 215.
yivli silah taşıyıcı’, ok taşıyıcı4, bu aletleri kullanan, çakmaklı tüfek kullanıcı, polis-asker (inzibat askeri), özel yetişmiş usta okçu anlamlanna gelir5. Gibb- Bowen’e göre kavas kelimesi, okçu’dan ziyade ok yapan kimse anlamı taşımaktadıH.
Terim olarak, genel anlamda “tüfekli asker”, “silahlı asker” ve “silahlı muhafız”ı, özellikle de yüksek seviyedeki devlet görevlileri ile sefir-büyükelçi, konsolos ve mübaşir gibi ecnebi memurların maiyet ve hizmetinde bulunanlardan biri olan “polis-asker” anlamını ifade eder. Buna ilaveten banka ve patrikhane gibi bazı resmi dairelerde görevli, özel giysisi olan “polis-asker” ve “koruma görevlisi” anlamlannı da taşır7. Osmanlı idarî ıstılahatında daha çok, konsoloslar ve yabancı büyükelçilerin hizmetinde bulunan özel polis kıtaları mensuplannı ifade eder . Bu kelime Fransızca’ya “cawas”, Almanca’ya ise “kawasse” şeklinde geçmiştir .
Kavas terimi solakları ifade etmek üzere de kullanılmıştır. Nitekim, Mesâlihi’l-müslimîn ve menâfıi’l-müminîn adlı eserde, padişahın muhafız alayı hizmetini yerine getiren ve padişaha arkalarını dönmemek için oklarını sol elleriyle kullanmalarından ötürü bu adı alan solaklar, sadece ok atıcı kimseler olmalan dolayısıyla ele alınmaktadır 0. Gibb-Bowen’ın da isabetle tespit ettiği üzere, okçulann ancak küçük bir bölümü kavas olarak adlandınlmaktaydı. Bunlar başlangıçta bir paşanın yaveri, emir subaylar iken, daha sonra büyük nisbette sıradan ulaklar, kuryeler olarak istihdam edilmişlerdir 1. Kavas, Osmanlı
- George Koury, “The Ottoman Administration of the Province of Damascus at the End of the Eighteenth Century”, Studies in Islam, c. X (s. 1 -2 January-April), New Delhi 1973, s. 31 dp. 12.
- Pakalın, g.e., II, 215.
Huart -[Spuler], o.g.m., IV, 808. Bu kelimeden müştak bazı isim ve terimler de bulunmaktadır. Bunlardan biri Zü’l-kavs’tır. Bu isim, kavmiyle birlikte Hz.Peygamber’in bedduasına uğramış olan Hacib b. Zürare’nin lakabıdır.
- Sir Hamilton Gibb-Harold Bowen, Islamic Societ y and The West, I/1, Oxford University
Press, London 1967, s. 152, dp. 14; Kâtib Çelebi de aynı anlamda kullanmıştır (bkz. Kâtib Çelebi, Süllemü’1-vusûl ilâ tabakâti’l-fuhûl, Süleymaniye Ktb., Şehid Ali Paşa, nr. 1887, III, 505.
- Huart -[Spuler), ,g.m., IV, 808; Pakalın, e.g.e., II, 215.
- Ronart, g.m., s. 284.
- Huart -[Spuler], g.m., IV, 808.
- Burada şu ifadelere rastlamaktayız: “Ve ba’de zâlik sokaklar tâifesi ki yadişâh-ı âlem-penâh hazretlerinin kavvâslarıdur. Bwılor beş on dâne ok götiirmek hiç mündsib degüldür. Bunlar okiyle kipri-misâl gerekdür. Zira btınforun muhArebesi ve mücâdelesi hemân okiledür. Okları ellerinde dükenicek hiç menfoate yaramaz olurlar…”. Kitabu Mesalihi’1-müslimin ve menafii’l-müminin (yay. Yaşar Yücel), Ankara 1988, s. 98. Solaklar hakkında Midhat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lhgatı, Enderun yay., nr. 18, lstanbul 1986, s. 317.
- Gibb-Bowen, g.e., 1/1, 152-153.
devletinin kapitülasyon rejimiyle ilgili önemli bir eserde ise “agents de police ou cawas” ifadesiyle, polis memunı olarak takdim olunmaktadırl2.
Kavas Teşkilatı’nın Kuruluşu ve Tarihçesi
Kavs taşıdıklarından dolayı kavvas ismini alan bu birime ilk kez Memlukler zamanında askeri teşkilat içerisinde rastlamaktayız. Osmanlılar döneminde ise, tam olarak ne zaman kurulduğu açık bir şekilde bilinmemekle ve bu konuda elimizde bilgi olmamakla birlikte, önceleri yasakçı, değnekçi, harbeci ve kavas, l826’dan itibaren ise daha çok kavas, kimi zaman da çavuş adıyla karşımıza çıkan bu teşkilatın, yukarda işaret edilen solak teşkilatının kuruluşundan hareketle, yeniçeri teşkilatı ile birlikte mevcut ve Yıldırım Bâyezid zamanında kurulmuş olduğunu söyleyebiliriz.
Kavas tabiri önceleri, ok atmak ve ok takımı taşımak üzere büyüklerin yanında bulundurulan hizmetkarlan ifade ederken, daha sonraları vezir ve beylerbeyileri maiyetinde bulunan çavuşların bir alt seviyesindeki silahlı kişiler yani zaptiye erleri için kullanılmış, Osmanlının son dönemlerinde ise bazı resmi dairelerdeki mübaşir, sefir, konsolos gibi yabancı memurların maiyetlerinde istihdam edilen kişilere bu ad verilmiştir 3. Kavaslar, paşalann önlerinde ok yay, ateşli silahların icadıyla da silah taşımak suretiyle yaptıkları muhafızlık hizmetlerini, sonraları elçi ve konsolosların önlerinde gitmek suretiyle de sürdürmüşlerdir. Osmanlı devletinde kavasların görev yaptıklan birimleri tespit edebildiğimiz kadarıyla; Bâbıâlî kavaslan, elçilik ve konsolosluk kavaslan, taşra kavaslan, şehremaneti ve sıhhiye teşkilatı kavaslan şeklinde sıralayabiliriz. Bunlar dışında, Mekke-i Mükerreme emirlerinin maiyetinde de kavasların mevcut olduğunu biliyoruz 4.
1- Bâbıâlî Kavasları (Sadaret Kavasları)
Kavas terimi öncelikle Bâbıâlî kavasları adıyla karşımıza çıkmaktadır. Bunlar daha sonraları Sadaret kavaslan olarak da anılmışlardır. Önce Divan-ı Hümayun’da, XVIII. asır sonlanna kadar Bab-ı Âsâfi yani Paşakapısı’nda, bu tarihten sonra da Bâbıâlî olarak adlandınlan aynı birimde, çavuşbaşının yönetimi altındaki Divan-ı Hümayun (Dergâh-ı Âlî = Bâbıâlî) çavuşlarının bir alt seviyesindeki silahlı kişilere kavas tabiri kullanılmıştır. Bunlara paşa kavaslan, zaptiye kavaslan da diyebiliriz. Temel görevleri, beylerbeyi, vali, mutasamf, mütesellim, mültezim, voyvoda, ihtisap ağası vb. gibi, emri altında bulundukları yüksek dereceli devlet görevlilerinin bizzat muhafazası yanında, onların görevleriyle alakalı iç güvenlik, emniyet, asayiş ve denetim hizmetlerini yerine getirmekti. Bu açıdan baktığımızda kavasların, polis teşkilatının ilk nüvesini
- Pelissie du Rausas, Le Regime des Capitulations dane l’Emyire Ottoman, Paris 1911,
- 29.
- Pakalın, g.e., II, 215.
- Hakkı Uzunçarşılı, Mekke -i Mükerreme Emirleri, Ankara 1972, s. 30.
te§kil ettigini söyleyebiliriz. Esas itibariyle, Bâbiâlî çavu§ba§ilik te§kilati personelinden ve muhzirbapna (muhzir aga) bagli olduklan anla§1lan “Bâbiâlî kavaslari”, çavu§ba3inin görevleri çerçevesinde muhtelif hizmêtlerde bu1unmu§- lardir. Pa3akapisi veya Bâbiâ1î’nin ayn olan harem kisminda, muhzir ve yolda3lanntn yerlerinden sonra kendilerine ait odalari 5, Seraskerlik maiyetinde de kogu§Iari bulunmaktaydi 6.
Bu meyanda, Bâbiâli ve sair mahallerde maaçli olarak istihdam olunduk- larini ve kendilerine elbise tahsis edildigini giirdügümüz kavaslarinl8, oldukça itibarli bir konumda olduklari, hatta, bunlarin giydikleri elbiselerden giyerek bir takim yasa di3i i§lere giriçenlerin, kürek veya pranga ile cezalandmldiklan da gõrülmektedir 9. Bâbiâli kavaslarinin ismi, genellikle hademe ismiyle birlikte kullanilmakta; “hademe ve kavaslar” Sadaret dairesinde ve sair mahallerde birlikte gõrevlendirilmektedir20. Bâbiâli kavaslarinin, sadaretin bir birimi olan te§rifat kaleminde de giirev yaptiklari bilinmektedir.
Bu çerçevede, Mustafa Nuri Pa§a’nin belirttigi, vezirlerin dairelerinde ve maiyetlerinde silahli olarak bulunan, sayilari diirt ila alti arasinda degi§en, kavs veya gümü§ degnek ta3iyan ve pa§a1arin yaninda yaver niteliginde bulunan ve sayilari zamanla artq giisteren kavaslann, Bâbiâli kavaslar oldugu anlaçilmak- tadir2 . Buna giire, ba§langiçta, vezir, serasker, paga ve kadilann dairelerinde ve maiyeUerinde, sayilari diirt ila alti arasinda degi§en, pa§alann yaninda yaver, emir subayi olarak bulunan, yanlarinda hizmetkarlik ve u§aklik eden, õnlerinde ok atan, ate§li silahlarin icadindan iince ok, yay ve ok takimi, daha sonralan silah ta§iyan kavaslar bulunmaktaydi. lhtisap i§lerinde kullanilmak üzere lstanbul kadisi konaginda bulunan kavaslann durumu da ayni idi. Nitekim 1242 tarihli lhtisap Agaligi Nizamnamesi’nde “Dâire-i Sadr-i Ãli” kavvaslarindan istambul kadisi efendi kona$inda yevmiye nâbetle 4 kavvas bekle y’üP efendi-i míimô-ile yh kola çikacak oldu u gün Bâb-i Âli”ye ihbar ile 8 kavvas daha gânderilüp ceman 12 nefer güm’üç de nekli kavvaslar efendi-i míimô-ile yhin ânünce yilrííyerek iktizasina gâre ahh u girift ve darb u tedib misillü hizmetlerde istihdam olunmasi”
- Hakkı Uzunçarşıll, Osmanlı Devleti’nin Merkeı ve Bahriye Teşkilatı, Ankara 1984, s. 266.
- BOA, İrade Dahiliye, 7173 (1263).
- BOA, /rnde Dahiliye, 2466 (1257); 3552 (1258).
- BOA, Irade Dohiliye, nr. 2452 (1257).
- BOA, Irade Dahiliye, 3040, 3095, 3281 (1258).
- BOA, İrade Dahiliye, rır. 2466 (1257); 3552 (I 258).
- Orta halli bir vezirin dairesini tarif ederken, önce kethuda, divan efendisi, hazinedar,
mühürdar, vekilharç vs.den bahsetmekte daha sonra da “kavas, tatar, mehterhane takımı, seyis, akkam, .. gibi tetimme-i daire dahi lâ-ekall yüzelli âdeme bâliğ olagelmişdir. Sonraları vüzera dairelerinde kavas sınıfı tekessür etmi( ise de fi’l-asl bunlar dört ya altı kişiden ibaret olup kavs taşırlar ve Paşalann yanında yaver misillü bulunurlar idi” demektedir (bkz. M.Nuri Paşa, a.g.e., III, 82). Ayrica bkz. Pakalın, a.g.e., II, 215.
şeklinde tasrih edilmektedir22. Bâbıâlî kavaslannın nizam ve intizamları hakkında 1254’te II. Mahmud’un hatt-ı hümayununu taşıyan belgeler kaleme alınmıştır23.
Bâbıâlî kavasları, yeniçeriliğin ilgası üzerine bir ara geçici olarak sefalet- hanelerde de görevlendirilmişlerdir. Ravaslar, bilhassa Bâbıâlî kavasları için, muhafızlık görevleri dolayısıyla “yasakçı”, harbe taşımalan münasebetiyle “harbeci”, ellerinde gümüş değnek24 bulundurmaları nedeniyle “değnekçi”2*, kimi zaman da “çavuş” tabiri kullanılmıştır.
- Mahmud’un hükümdarlığı döneminde yeniçeri ve bostancı ocakları kaldırılaıak bu görev Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusuna aktarılınca, bu çerçevede, muhzır ağalığı da ilga edilerek yerine yalnız cezaevleriyle meşgul olmak üzere tomruk ağalığı ihdas olundu. Daha önce Bâbıâli’de muhzır ağanın maiyetinde ve idaresinde tomruk hizmetinde yani cezaevlerini ilgilendiren görevleri yapmakta olan ve “harbeci” adı verilen kimseler de yeniçerilerden sayılarak kaldınldı. Bunlann yerine sadrazam tarafından getirtilen Kırcaali sekbanları ve humbaracı neferleri aynı vazife ile mükellef kılınıp harbeci unvanı da “kavas”a dönüştürü1dü*6.
Harbecilerin umumiyetle zaptiye hizmetlerinde suçluların tevkif ve hapsi ile bunların nakil işlerinde kullanıldığını görmekteyiz27. Bâbıâlî’de yani lstanbul’da görev yapan harbecilerin yerine getirdiği bu “mübaşeret” hizmetinin, taşrada yasakçı veya kavas unvanı taşıyan aynı nitelikteki görevlilerce gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır2 . Harbeciler bazan bu görevi, 1stanbu1’da muhzır ağanın emrinde
- Osman Nuri Eri, Mecelle -’i Umhr-ı Beledi yye, lstanbul Büyükşehir Belediyesi , lstanbul 1995, s. 384.
- BOA, ffatt-t ffiûnoytın, 24013.
- Yeniçeri kethudasının bildirimi üzerine Adana yasakçılığına 1 sene müddetle tayin edilen birine 5 adet değnek verildiği görülmektedir. Bkz. BOA, Cevdet-zapti ye, 3884 (Ca. 1240). Bu değneklerin özel bir değeri olduğu şüphesizdir.
- lstanbul kadısının ihtisap görevi münasebetiyle kola çıkıp teftişte bulunduğu sırada yanında
bulunan “kırmızı çukadan poşide içinde olan falaka ve değnekleri omuzunda hâmil-i mahsus adamlar”, kuraldışı işler yapan esnafı “alâ melai’n-nâs” yani insanların gözleri önünde sokakta “toprak ve çamurlar üzerine yatınp tabanlannı darp etmek”teydi (bkz. Ahmed Cevad, Ffirîfı-i Askeri“-i Osmânı”, lstanbul 1299, s. 100).
- Pakalın, g.e. II, 215; Hikmet Tongur, Türki yede Genel Kolluk Te5kil ve Görevlerinin Gelişimi, Ankara 1946, s. 127.
- Miço taifesinden Todori’nin harbeci mllbaşeretiyle Bozcaadası’na nefyi için BOA,
Cevdet-zapti ye, nr. 2348 (R. 1231), Koca Mustafa Paşa’da sandalcı Ahmed’in harbeci mübaşeretiyle Rodos’a nefyi için bkz. BOA, Cevdet-Zayti ye, nr. 2492 (11 S. 1234) gibi.
- Üç papazın reayaya olan mazarratı dolayısıyla yasakçı marifetiyle Şarköy palangasına
gönderilerek kalebend edilmeleri için bkz. BOA, Cevdet-Zapıi ye, nr. 2095 (15 S. 1175); fesatlık eden Yorgi’nin yasakçı ile lstanbul’a aldınlması hakkında bkz. BOA, Cevdeı-Zaf›tiye, nr. 2481 (1229); Muşlu Emin Paşa ve arkadaşlarının paşanın kendi kavası marifetiyle menfiyen gönderilmesi hususunda bkz. BOA, Cevdet-Zapti ye, nr. 1344 (tarihsiz); Saruhan Gördüs’te kavas mübaşeretiyle Bozcaada’ya nefiy yapılması konusunda bkz. BOA, Cevdet- Zaptiye, nr. 2074 (1247); lstefan’ın ağaçlarını kesen Arapsun Sasonlu Abdul1ah’ın çağrıldığı halde mahkemeye gelmemesi üzerine kavas marifetiyle Kumkale’ye nefyi için bkz. BOA,
görev yapan bir kapukethüdasının amirliği ve denetimi altında gerçekleştirmekte ve yaptıkları hizmete mukabil kendilerine harcırah ödenmekte idi. Bu durumda suçlunun nefyindeki “mübaşeret” görevi, kendisinin üzerinde yer alan kapukethudasına geçmekteydi2 . Harbecilerin bir kapukethudası mübaşeretiyle yaptıkları görevin, bazı durumlarda harbecilerle aynı işi yapan kavaslar ile, kapukethudasıyla aynı işi yapan deavi çavuşlan tarafından yerine getirildiği de görülmektedir30. Zabtiye teşkilatının kurulmasıyla birlikte Bâbıâlî kavaslarının isim ve mahiyet değiştirecek ortadan kalkmış olduğu anlaşılmaktadır.
Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra kalyoncu çavuşlannın küçük bir bölümünün de kavas adıyla istihdam edildiğini görmekteyiz. Şöyle ki, 1stanbul’un kolluk hizmetine topçu askerlerinin ikame edilmesine mukabil Galata, Kasımpaşa ve Tersane çevresinin kolluğuyla görevli olup kaptanpaşaların maiyetinde bulunan kalyoncu çavuşlarının durumu belirlenmemişti. Kaptan-ı Derya lzzet Mehmet Paşa’nın Bâbıâlî’den talebi üzerine, kalyoncu çavuşlannın tamamen ortadan kaldınlıp, ancak ehl-i ırz olanlarının kol gezmek üzere “kavas” namıyla tutulması ve bölgedeki karakolhanelerin bu kişiler tarafından idaresi hususunda irade çıkanldı’1. Tophane ve Beyoğlu zabıtasına bu suretle görevlendirilen kavaslara münasip aylıklar da tahsis edildi. Ne var ki bölgenin zabıta işi kısa süre sonra ellerinden alınarak topçu askerlerine tevdi olundu32.
Kavaslann, II. Mahmud zamanında lstanbul’daki bir karargahta (tomruk) 150 profesyonel kavas (polis) ve 500 profesyonel olmayan seymenden oluşan özel polis biriminde de önemli yer teşkil ettiği anlaşılmaktadır33. 1261/l845’te 1stanbul’da ilk defa polis teşkiline lüzum görüldüğünde ise Tophane Müşiri M.Ali Paşa nezaretinde hususi bir meclis tertip edilerek polisler bu müşirin emrine
Cevdet-2apfiye, nr. 4281 (22 Z. 1247). Ayrica bkz. BOA, Cevdel-zaptiye, nr. 4200 (6 R.
1245).
- Bir Rum’u menfiyen Ankara’da oturtmak üzere götürecek olan kapukethudası mübaşir ile 2 harbeciye harcırah verilmesi BOA, Cevdet-ZaRn“ye, nü. 2605 (7 L. 1236); nefyedilen 12 uncunun sevkine görevlendirilen bir kapukethudası ile iki harbecinin harcırahlannın verilmesi bkz. BOA, Cevdet -2apti ye, nr. 2555 (22 R. 1227) konulanndaki belgeler bunu ortaya koymaktadır.
- Anadolu’ya nefyolunan kimseleri Gebze’ye götüren 2 deavi çavuşu ile 1 kavasa 50’şer kuruş
harcırah ödenmesi konusuna dair (bkz. BOA, Cevdet-Zayti ye, nr. 734). Dergah-ı Alî çavuşları, Çavuşbaşılığın Deavi Nezareti’ne dönüştürülmesinden sonra deavi çavuşu olarak
- Tongur, g.e., s. 147. Burada geçen Divanhane çavuşlarının “ah val-i deryadan bî-haber” oldukları halde kavas makamında istihdam olunduklan şeklindeki ifadeden buradaki kavaslığın denizcilik bilgisi gerektirdiği ve bir “makam” teşkil ettiği anlaşılmaktadır.
- Tongur, g.e., s. 147.
- “Burada polisler dışında polis mahkemeleri de bulunuyor ve yasalara karşı gelenler, çavuşlar tarafından yargılanıp cezalandınlıyorlardı (1826). Bu örgüt Osmanlı lmparatorluğunda kurulan iki ayn polis kuvvetinin temeli olmuştur”. Stanford J. Shaw – E.Kural Shaw, Osmanlı lmyaratorluğu ve Modern Türkiye (çev. Harmancı), lstanbul 1983, II, 76.
verildi34. Nitekim, Polis Meclisi Riyaseti’nin 1264 yılında mevcut olduğunu35, yine aynı yıllarda Tersane-i Amire’den polis kavaslara için elbise satın alın- dığını’6 ve Bâb-ı Zaptiye’de “kavasan odaları”nın yapıldığını3* görmekteyiz.
2- Elçilik ve Konsolosluk Kavasları
Bâbıâlî kavaslanndan sonra karşımıza çıkan ikinci ve en önemli kavaslık türü, yapı ve statüsü açısından farklılık ve özellik arzeden elçilik ve konsolosluk kavaslandır. Osmanlı idarî literatüründe, bu terim, daha çok, bu surette yani elçi, konsolos, konsolos vekili ve konsolos memuru gibi, yabancı devlet temsilci ve temsilcilikleri hizmetinde bulunan özel polis birimini ifade etmektedir. Osmanlı ülkesindeki elçi ve konsolosların her birinin birer çavuşu38 ile, bir veya daha çok yeniçerisi bulunmakta, bunlara yasakçı veya kavas denilmekteydi39. Bunlar, yabancı ülke elçilik ve konsolosluklannda koruma görevi yaparlar, 1826 yılına kadar yeniçeriler arasından seçilir ve yasakçı diye adlandırılırlardı40. Yasakçılann devletlerarası hukuku ilgilendiren yönleri de bulunmaktadır.
Evli yeniçerilerden ailesi kalabalık olanlar elçilik kavaslan olarak tayin edilirdi. Bunlar, sefirlerin maiyetine yasakçılık yani muhafızlık hizmetiyle verilir, görevlendirilmeleri süresinde odabaşılarına bağlılıkları devam ederdi. Vazifeleri; sefirler, konsoloslar ve maiyetleriyle birlikte, sefarethane ve konsoloshaneleri korumak, resmi veya gayriresmi şekilde ikametgâhlarını terkeden diplomatlara ve ellerine himaye amacıyla refakat etmek, önlerinde gitmek suretiyle onlara yol açmak, ülkeye geldiklerinde ise karşılamaktan ibaretti4l. Bâbıâlî’de sadrammı ziyarete giden bir sefirin önünde, kılıklı ve tabancalı bir kavas yürür; ona kalabalıkta yol açar ve yol gösterirdi. Kavaslar, silah taşımak suretiyle sefir ve konsoloslann önlerinde gitme görevlerini 1908 inkılabına kadar sürdürmüş- lerdiH2. Elçiliklerde görevlendirilmiş olan kavaslar yalnız elçilik koruması ile değil, elçi ve eşinin hususi işleriyle de ilgilenmek durumunda idi. Bu görevlerinde de oldukça takdir toplamışlardır. 1717-1718 yıllannda lstanbul’da İngiltere
- 2 Rebiülevvel 1261 tarihinde, “lstihsal-i hüsn-i zabıta-i belde ve istikmal-i esbab-ı emniy- yet-i ahali ve sekene” niyetiyle çıkarılan ilk Polis Nizamnamesi 17 maddeden ibarettir (bkz. Tongur, g.e., s. 148-151).
- BOA, İrade-Dahiliye, 9764.
- BOA, İrade-Meclis-i Vâlâ, 3152 (1264).
- BOA, irade-Meclis-i Vâlâ, 3683 (1265).
- Bu çavuşların gedikli Divan-ı Hümayun çavuşlarından olduğu, XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sefarethanelerde yeniçerilerle birlikte görevlendirildikleri ancak bu hizmetlerinin uzun sürmeyip sefarethanelerinin mulıafızlığının tamamen yeniçerilere bırakıldığı görülmektedir (bkz. Abdülkadir Özcan, “Gedikli”, DİA, XIII, 548).
- lnalcık, “lmtiyâzât”, EI , III , 1180.
- Huart -[Spuler], g.m., IV, 808.
- gös. ; Lady Montagu, Türki ye Mektufıları 1717-1718 (çev.A.Kurutluoğ1u), Tercüman 1001 Temel Eser, nr. 12, tarihsiz, s. 47.
- Ergin, Maarif, V, 2127 2; Pakalın, a.g.e., II, 215.
elçiliği görevinde bulunan Edward Wort1ey’in eşi hatıralarında bu duruma böylece temas etmektedir:
”Fransız sefirinin hanımı …, ziyaretime yanında kavaslara, yirmidört yaya uçağı v.s. ile gelf‘yor … Yen!’ erilerin bazı iyi halleri var. Niyetinde bulundukları (aMa büy‘tik bir bağhlık gösteriyorlar. Kavaslarımızın bizi karşılamaya geldikleri Filibe ötesindeki bir köyde buna (ahit oldum. Ak(am yemeği için … *3.
Yabancı ülke elçilik ve konsolosluklarında görev yapacak olan kavaslar, önceleri Osmanlı hükümetince yeniçeriler arasından görevlendirilip ilgililere bildi- rilirken, Fransa’ya verilen 1740 kapitülasyonundan itibaren, yabancı diplomatlara kendi kavaslarını seçme yetkisi tanınmıştıH4. Buna göre, Türk hükümeti onlardan herhangi birini kavaslık hizmetlerinin dışında bir çalışmaya mecbur tutamazdı45.Bu kapitülasyonun ilgili maddesinde “kavas” yerine “yasakçı” terimi kullanılmakta ve : “haçmetlu Françe padiçahının elçileri ve konsolosları diledikleri
tercemanlart ve istedikleri yosoûcıforı istihdam edip bu hususta kendulere münasip olmayanları istihdam eyliye deyu cebrolunmayalar”46 denilmektedir. Buna göre, elçilik ve konsolosluklar bu tarihten itibaren kendi yasakçılannı istedikleri kişilerden seçebilecekler, münasip görmedikleri kişileri istihdam etmeleri
hususunda kendilerine baskı yapılamayacak, ayrıca kavaslar başka bir işte de kullanılamayacaktı.
1740 kapitülasyonununda ifade olunan “Françevi yyü’l-asl olan Françe kavaslara” tabirinden, elçilik ve konsolosluklara, istedikleri yeniçerileri seçebilme yetkisi yanında, Osmanlı tebası dışında kavas istihdam edebilme imkanının da sağlandığı, bu suretle elçilik ve konsolosluklarda iki tip muhafız bulunduğu; bunlardan ilkinin yasakçı Osmanlı yeniçerisi, ikincisinin ise Fransız kavaslar olduğu sonucu çıkmaktadır. Bu kapitülasyonla, hem Osmanlı hem de Fransız konsolosluk yasakçı-kavaslarına imtiyazlar sağlandığı da anlaşılmaktadır. Nitekim, antlaşmanın, “Devlet-i Aliyye min zîr-i h‘ükmünde olan gerek ehl-i İslam ve gerek redyâdan her kim olur ise Fran eviyyü’l-asl olan Françe kavaslarını mâdâm tercemanları buluna bi’n-nefs mürâfa’aya cebretmeyüp konsoloslarının ta’yin e yledikleri terceman ile hîn-i iktizâda m‘ıirâfa’a olalar” şeklindeki maddesiyle, Fransız olan Fransa kavasları, yanlarında tercümanları dahi olsa, hiç kimse tarafından mürafaaya zorlanmayıp, yalnızca, bağlı bulundukları konso- loslann tayin ettikleri tercümanın olduğu yerde mürafaa edilebilme imtiyazını kazanmıştır. Buna mukabil aynı antlaşma ile, konsolosluklann emniyeti için, “konsoloslarının iltimas eyledikleri” yasakçılann, “odabaşılan ve sair zabitleri
- Montagu, g.e., s. 48.
Nihat Erim, Devletlerarası Hukuku ve si yasi Tarih Metinleri, I (Osmanlı İmparatorluğu Andlaşmaları), A.Ü. Hukuk Fakültesi yay., Ankara 1953, s. 104; Huart -[Spuler], a. g.m. , IV, 808.
- Erim, g.e., s. 104; Huart -[Spuler], a.g.m., IV, 808.
- Erim, g.e., s. 104.
taraflanndan siyanet ve himayet” olunmaları ve “bu husus için yasakçılardan bir türlü vergi ve ubudiyet talep olunma”ması karara bağlanmıştıH7. Yani yasakçılar, bağlı olduklan odabaşıları ve diğer zabitleri tarafından korunup kollanacaklar, bundan dolayı kendilerinden dergi ve hizmet talep olunmayacaktı.
Bu imtiyazlı durumun da tesiriyle olsa gerek, 1826 yılında yeniçeri ocağının kaldınlması, ecnebi sefarethanelerle Osmanh hükümeti arasında önemli bir ihtilafa sebep oldu. Hükümet, bu sefarethanelere yeniçerilerden yasakçı ismiyle verdiği muhafızlar yerine, Galata voyvodası maiyetindeki askerden münavebe suretiyle muhafız vermeye başlayınca, lngiltere ve Fransa sefiri buna itiraz ederek sefarethaneyi kapamış, verilen muhafızlar kabul etmemiş, ayrica İngiltere devleti, Osmanlılarla hoş geçirmek istediklerini, Rusya ile ittifak düşündüklerini bildirerek, sefarethaneye verilecek kavasın ananeye göre olması konusunu havi mektup da göndermişti48. Bu durum üzerine Osmanlı hükümeti, bir gâile çıkmaması için sefarethaneye muvakkaten Bâbıâlî kavasları göndermiş; ancak bu kez Fransa sefiri daha ileri gidip eğer asker verilmezse Fransa’dan muhafız getirteceğini tehdit suretiyle Bâbıâlî’ye yazarak bu askerleri getirtmiş; sonunda Sultan II. Mahmud, sadrazamın telhisi üzerine batılılann aşın tutumlarını vurgulayan, “gavurların her dediklerine rûy-ı mülâyemet gösterildikçe afırıca harekete ba(hyorlar” ifadesini havi bir hatt-ı hümayun kaleme almıştı49.
23 Safer 1280/9 Ağustos 1863 tarihli nizamnameyle, baş konsolosluklar ve eyalet merkezlerinde bulunan konsolosluklar için 4, diğer konsolosluklar için 3, konsolos vekillikleri ve konsolos memurlukları için de 2’şer kavas görevlendiri- lebileceği öngörüldü. Bunlann tayini hükümet tarafından ilgili taşra yöneticileri olan vilayet mutasamflarına bildirilmekteydi50.
Osmanlı devletinin tanımış olduğu imtiyazlar çerçevesinde görev yapan ecnebilerin, tahdit edilen faaliyet alanları ve sayıları hususunda hadlerini almaları üzerine, Âlî Paşa tarafından kaleme alınarak 1stanbul’daki yabancı devlet elçiliklerine gönderilen 7 Temmuz 1867 tarihli muhtırada5 Bâbıâlî, kapitülasyon- larla tanınan imtiyazlardan sadece, yabancı teba ile elçilik ve konsolosluklarda tercüman ve yasakçı olarak görevlendirilen ve sayıları “Memalik-i Mahruse-i Şahanede Bulunan Düvel-i Ecnebi ye Konsoloslukları Hakkında 23 Safer 1280 (1863) Tarihli Nizamnnme”52ile sınırlandırılan yerli mahmilerin yararlanabilecek-
- Erim, g.e., s. 105.
- BOA, ffaır-ı Hiimayıın, 18023, 23985.
- Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapukulu Ocakları, Ankara 1984., I,
564-565.
- Huart -[Spuler], g.m., IV, 808.
- Adı geçen muhtıra için Gündüz Ökçün, “Kapitülasyonlar Hakkında Bab-ı Ali’nin Sefaretlere Gönderdiği 7 Temmuz 1867 Tarihli Muhtıra”, A.U. Si yasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, c. XXII, Eylül-1967, nr. 3, Ankara 1968, s.139-153.
- Bu nizamname başkonsolosluklar ve konsolosluk muaxinlikleri ile konsolos ajanlarının kullanabilecekleri tercüman ve yasakçı sayısını tespit Ancak nizamname geriye
lerini saraheten bildirmek zorunda kaldı. Bu muhtırada: ”Düvel-i ecnebiyenin terceman ve yasakçı sıfatı ile kendi hizmetlerinde bulunan adamlardan başka teb’a- yr Devlet-ı A/iyye’dex hiç bir kimseye tamâm-ı himâyet eylemelerine uhûd-ı mezkûrenin hiç bir yerde mesâğ yokdur. Saltanat-ı seniyye i(bu terceman ve yasakçtlardan gayri hiç bir mahmî tanımaz. Bunların mikdârı ise 1863 tarihinde tanrim kılınmıç nizâmna“mede ta’yin kıhnmıç ve mazhar oldukları himâyet zatlarına mahsûs ve vaztfe-i me’muri yerlerine merbût olup me’muri yerleri ile beraber zâ’il olur. Ve müddet-i hayâtlarında akrabâ ve ta’allukatlarına şâmil olmadığı gibi vereselerine dahi menkûl olamaz” denilmektedir53. Kısaca, 1863 nizamnamesinde, Osmanlı devletinin mahmîlik imtiyazı tanıdığı kimseler, tercüman ve yasakçı şeklinde açıkça belirtilmiş ve sayılar sınırlandınlmış olduğu halde, elçilik ve konsolosluklar tarafından bu sınırlandırmalar ihlal edilmiş, buna mukabil devlet, dört yıl sonra, bu duruma fiilen ve hukuken son vermeyi kararlaşörarak; himayenin bu kişilerin zatlarına mahsus ve memuriyetlerine bağlı olup, akraba ve taallukatlanna şâmil ve menkul olmadığını bildirmiştir. Bu imtiyazlı durumun sosyal hayatta olumsuz etkilerinin olacağı da muhakkâktı. Bilindiği üzere mahmiler, kapitülasyon verilen bir devletin tebası olmadığı halde, böyle bir devletin himayesinden yararlanan yerli ve yabancı olmak üzere iki kısma ayrılabilir54. Bunlardan yerli mahmiler, Osmanlı tebasındandır55.
Elçilik ve Konsolosluklardaki Kavas Teşkilatı’nın Lağvı
1740 kapitülasyonunun elçiliklere tanıdığı Osmanlı tebası dışında kavas istihdam edebilme imtiyazının istisman ve bunun önlenemeyişi, devletin güç kaybına uğraması, Bâbıâlî’de 1908-1909’da gerçekleştirilen tasfiye ve düzenlemeler gibi sebeplerle, elçilik ve konsolosluk muhafız ve hademesi olarak çalışan, elçi ve konsoloslann önünde silahlı olarak çalımla dolaşan kavaslar, tamamen yabancılardan teşekkül etmiş, bunlann resmi dairelerde kendilerine imtiyazlı muamele yapılmasını istedikleri de görülmeye başlamıştı56. Osmanlı
devleti ve halkı için bir külfet ve kapitülasyonlann âdeta ayakta gezen alâmeti57 haline gelen elçiliklerdeki kavas teşkilatının, 1923 Lozan Antlaşması’yla58 muhtemelen birinci ve yirmisekizinci maddelere istinaden ortadan kalktığı
anlaşılmaktadır. Birinci maddedeki “… tarafeynin arazileri dahilinde siyasi ve çehbenderi memurin, vaki olacak itilafı hususiye ye halel gelmeksizin, hukuk-ı
işlemediğinden icra tarihinde halen mahmi sıfatında olanların durumunda değişiklik husule getirmemiştir (bkz. Ökçün, a.g.m., s. 142).
- Ökçün, g.m., s. 141-143.
- Ökçün, g.m., s. 141.
- 1863 nizamnamesi ile yerli mahmiler iki gruba ayrılmış, birincisi daimi yerli mahmiler yani bu nizamnameden önce mahmi sıfatı kazananlar, diğeri ise geçici yerli mahmiler, yani 1863 nizamnamesi uyannca mahmi olan Osmanlı tebası (Ökçün, g.m., s. 142).
- İbrahim Alaeddin Gövsa, Resimli Yeni Legif ve Ansiklopedi, III,
- . dnan Adıvar’ın hatıralanndan naklen, Pakalın, g.e., III, 606.
- Huart -(Spuler], g.m., IV, 808.
d’uvel esasat-ı umumiyye siyle rayin edilmi( olan muamele ye mazhar olacaklardır”5! ifadesi, uluslararası platformda nasıl bir uygulama ve anlayış sözkonusu ise Türkiye Cumhuriyeti ile diğer devletler arasındaki münasebetlerde de aynı durum geçerli olacaktır demekti. Bilhassa yirmisekizinci maddeyle kapitülasyonlar kaldınlarak, elçilerin ve kavaslannın, halkı kendi tebası gibi gören tavır ve statülerinin sona ermesi sağlanmıştır. Bu maddede : “Tarafe yu-i âliyeyn-i âkideyn Türkiye’de kapitulasyonların kâffe-i nukât-ı nazardan tamamen
ilgasını her biri kendisine ta’liki cihetinden kabul ettiklerini be yan ederler“60
denmekle, Osmanlı devletinin yerine kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olması da kabul edilmiş oluyordu.
Sefaretlerdeki kavaslarla ilgili olarak şunlan da belirtmek yerinde olacaktır. Yasakçılık veya kavaslık ile görevlendirilmiş olan yeniçeriler, yeniçeri ocağındaki yevmiyelerinden başka sefarethanelerden de, gayri resmi olarak dörder, beşer akçe yevmiye alırlardı. İstanbul’a gelen elçilerin kaldığı Elçi Hanı’nda, kapılarda yılda bir değiştirilmek suretiyle nöbet görevi yapan bir çavuş ile dört yasakçı ise, yılda 50 duka alırdı6 . Kavaslar ayrıca, kendilerini diğer personelden ayıran bir tür fantazi üniforma giyerlerdi. Nitekim, devletler süferası nezdinde bulunanlar dışındaki Bâb—ı Âlî ve Serasker kavaslannın, sim çap-rast ve kılaptan mintan ve tozluklarının çıkartılması konusundaki hatt-ı hümayun, Osmanlı devletinin, elçilik kavaslarının diğer kavaslara nazaran giyim kuşam açısından farklılık taşımasını istediğini göstermektedifi2.
Kavas veya benzeri bir terim, bugün için hâlâ kullanılmakta6 ; gerek Türkiye ve gerekse diğer lslam devletlerinde yabancı sefaretlerin muhafız ve hizmetkarlannı, yabancı temsilcilerle Arap ülkelerinde bulunan papaz, vaiz ve rahip gibi yüksek düzeyde dini yetkililerin bir nevi kapıcılarını ifade etmektedir.
3- Taşra Teşkilatında Kavaslar
Bâbıâlî, elçilik ve konsolosluk kavaslarından sonra, kavasların görev yaptığı önemli bir alan da Osmanlı devletinin taşra teşkilatıdır. Taşra teşkilatın- daki kavasların üç temel hizmeti ifa ettiklerini görüyoruz. Bunlardan ikisi birinden tefriki mümkün görünmeyen bir yapı arzeder: Mülki amire bağlı olarak polis teşkilatı hizmetini ifa eden kavaslar ile jandarma kuvvetlerinin hizmetini ifa eden kavaslar. Üçüncüsü ise kavas isminin kelime manasına tam bağlı olarak, merkezin emrinde geçici surette görev yapan, taşradan toplanan “yay istimaline kâdir”, sefer veya muharebelerde görevlendirilen kavaslardır.
- joonSulhMu’âhedenamesi MuLavelât ve Senedât-t Sâire 24 Temmuz 1339-1923, lstanbul 1339, s. 5.
- aynı eser, 11.
- Semavi Eyice, “Elçi Hani”, DUA, XI,
- BOA, Hata-ı Hümayun, 23963.
- Huart -[Spuler], g.m., IV, 808.
- Ronart , g.m., s. 284.
Tanzimat’tan önce taşrada kavas tabirinin, gönüllü muharip okçu asker diyebileceğimiz kavaslık türü hariç, çok az kullanılmış olduğunu görüyoruz. Buna mukabil kavasların ifa ettikleri emniyet ve asayiş hizmetlerinin bu dönemde umumiyetle yasakçılar tarafindan yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Taşrada kolluk hizmetinde umumiyetle yeniçeriler vazifeli olmakla birlikte vüzera ve beylerbeyilerin daire halkından sayılan, dahili emniyet hizmetlerini yürüten kavaslar dışında delil, sekban, tüfekli gibi adlar taşıyan, eyalet askerleri denilen kolluk görevlileri de bufunmaktaydı65. Taşrada da aynı konsolosluklarda gördüğümüz gibi yasakçı-kavas ikilemi ile karşılaşmaktayız. Nitekim, tanzimattan önce asayişin sağlanması işinde “ihale usulü” ile görev yüklenmiş olan ve kasaba halkının arzusu üzerine dokuz ay müddetle yeniçeri kethüdası tarafından tayin edilen yasakçı v.b. kişi ve kuruluşlardan, tanzimat sonrası bu görev alınarak zabtiye teşkilatı güçlendirilmiştiM. Asayişin temininde uygulanan ihale usulünün tanzimatın ilk yıllarında da devam ettiği görülmektediH7. Her kaza ve şehirde yasakcı yoktu. Hangi kaza halkı kendilerini muhafaza için yasakcı isterlerse o zaman kethüda mektubuyla oraya bir yeniçeri yasakcı tayin olunur veya yasakcılığı ref olunurdu. Bu hizmete Değnek te deniliyordu6 .
Osmanlı devletinin taşra teşkilatında, kaymakamlar maiyetinde istihdam olunabileceklerine dair herhangi bir “emir ve nizam” olmadığından69 kavas ve kavasbaşılar, kaymakamlıklarda görev alamazlar, valiler nezdinde muhafaza, emniyet, asayiş ve denetim gibi hizmet alanlarlnda görev yaparlardı. Nitekim, Şam valisi nezdinde bulunan kavasbaşı, valinin muhafız alayının şefi durumundaydı70. Valilerin maiyetinde bulunan taşrada istihdam edilen kavaslar, merkezde olduğu gibi, ellerinde gümüş değnek taşırlar ve mülki amirlerinin belirlediği yerlerde hizmet etmek üzere görevlendirilirlerdi. Taşrada kavaslar ayrıca, salyane toplamak, vali ve kadıların konaklarında hizmet etmekle de görevlendirilmekte; konaklarda görev yapan kavasların, bir çavuş nezaretinde veya onunla işbirliği içerisinde faaliyet yürüttükleri anlaşılmaktadır. XIX. asır sonlarına doğru, Mekke emirliğine bağlı olarak bir kavasbaşı ile maiyetinde kavasların bulunduğu bilinmektedir. Zahire kaçırırken tutulup Seddülbahir kalesine hapsedilen gemi sahipleriyle ilgili bir be lgeden 7 , bu görevlilerin limanlarda da denetim yaptıkları ortaya çıkmaktadır.
Aslında taşra teşkilatındaki kavasların, yeniçeri ocağının kaldırllmasından sonra ortadan kalkmaya başladığı ve var olma mücadelesi gösterdiği açıktır.
- Tongur, g.e., s. 87.
- lber Ortaylı, İmparatorluğu En Uzıw Yüzytlı, lstanbul 1987, 126.
- Tokat umur-ı zaptiyesinin 1256/1840 yılındaki ihalesi hakkında BOA, Irade-Dahili ye,
- 1424.
- Uzunçarşılı, Kapukulu Ocokları, I,
- BOA, Cevdet-Zaptiye, 2354 (13 M. 1264).
0 Koury, o.g.m., s. 33. –
BOA, Cevdet-Zaptiye, nr. 3521 (10 C. 1208).
Bununla birlikte Tanzimat döneminde de belirli bir süre varlıklarını devam ettirdikleri görülür. Mütesellimler, sancakların hazineye ödemek zorunda olduğu vergi ve gelirleri toplayıp gönderme görevi yanında, bunu gerçekleş- tirebilmek için ikinci derecede önem taşıyan iç güvenliği temin etme görev- lerini, özellikle yeniçeri ocağının kalkmasından sonra, yanlarında barındırdıkları kapı halkıyla yürütmeye başlamışlar; bu çerçevede sayısı sancağın büyük- lüğüne göre değişebilen sekban, tüfenkçi veya kavas denilen askerler kullan-
mışlardır72. Bu askerle asayiş korunmakta, kurulu düzene karşı hareketler engellenmekte, zalimler ve eşkıya ile mücadele edilip hakslzlıklar önlenmek-
teydi73. Eyaietlerde redif teşkilatı kuruluncaya kadar74 iç güvenlik hizmetleri kavasların da aralarında bulunduğu bu kimseler tarafından yürütülmüş,
mütesellimler sadece hazine gelirlerini toplamakla yükümlü mültezim durumuna gelmiş1erdir75. 1250 yılında Bursa Mütesellimi olan Ahmed Arif Ağa’nın, mütesellimlik hizmetinde bulunan hademe, kavas ve tüfenkçilerden
oluşan 40-50 kadar atlı adamı olduğunu bildirerek, bunlara voyvodalar tarafından senede birer kat elbise ve at verilmek suretiyle redif süvarisi adıyla deftere kaydedilmeleri ve yerli asker olarak kullanılmaları teklifini getirmesi üzerine, devlet, “başıbozuk” olarak nitelendirdiği bu hademelerin redif teşkilatına raptını kararIaştırmıştı76.
Kavasların taşrada mutasamfların maiyeti dışında, yine taşrada bulunan vüzera, ferik ve mirimiranlar ile mütesellimlerin ve voyvodaların idaresi altında da görev yaptıklarını görmekteyiz. Nitekim, 1250 sonları 1835 başlarında mutasarrıflar, mütesellimler ve voyvodalar maiyetinde müstahdem kavas takımının bir düzenlemeye tabi tutulmaya çalışıldığı gözlenmekte, bu çerçevede, Çirmen Mutasarrıfı Mustafa Nuri Paşa maiyetinde müstahdem kavasların elbiseleri rengine varıncaya değin tebdil ve tanzim edilmekte, Bursa mütesellimi maiyetindeki kavasların bir usule bağlanması düşünülmekte ve
genel olarak mütesellim ve voyvodalar maiyetindeki kavasların usul ve nizamatı hakkında layiha düzenlenmekteydi77. Bu konuda bir başka teşebbüs
l25l’de yine sözkonusu olup, taşrada bulunan vüzera, ferik, mirimiran, mütesellim ve voyvodaların kavaslarının elbiseleri, renkleri vs. hakkındadır7
- Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri’nin Sosyal ve Ekonomik Yapıları,
Ankara 1991, s. 25.
- Taşköprü Ayanı iken azledilen Ömer Ağa ve avanesinin nasihatlara rağmen fakir halka zulmü üzerine 1249 yılında Kavasbaşı Mehmed Hidayet Ağa tarafından şakinin evine yapılan bir baskınla idam edildiği hakkında Kastamonu Mütesellimi Mustafa’nın arizası ve diğer belgeler için bkz. BOA, Hatt-ı Hiimayun, 25095.
- Redif teşkilatının kuruluşu ve safahatı hakkında bkz. Mübahat S. Kütükoğlu, “Sultan II. Mahmud Devri Yedek Ordusu Redîf-i Asakir-i Mansure”, TED Tay yib Gökbi/gin Hatıra Sayısı, sy. XII (1981-1982), lstanbul 1982, s. 127-158.
- Çadırcı, g.e., s. 25.
- BOA, ffatt-ı ffi?moytın, nr. 19136.
- BOA, Hatt-ı Hümayun, nr. 24020.
- BOA, Hatt-ı Hiimayun, nr. 24054.
Kavaslann taşra teşkilatinda üstlendikleri çeșitli görev alanlari arasinda taşra zaptiyesi önemli bir yer teşkil eder. Muhassilliklar dahilindeki kazalarin zaptiye ișlerinde görev alan müşir ve feriklerin maiyetinde bulunan kavaslarin mahiyelerinin, bu müșir ve feriklerin kendi maașlari dahilinde olarak taraflanndan verilmesi irade-i seniyye gereği olduğundan, Kesriye muhassilliği dahilindeki kazalarin zaptiye işlerine memur olan Osman Pașa’ya bu iradenin icabi
bildirilmiștir79. Zabtiye hizmetinde kullanilan müșir, ferik ve diğer zabitlerin maaşlari ve bunlarin emrindeki kavaslarin ayliklan mart başindan itibaren muhas- sillar tarafindan tahsil olunan emvalden, mahallerinde verilmesi ve para alanlardan
mukabilinde birer makbuz alindiğini gösterir senetler alinmasi usulu tatbik ediliyordu 0. 1840’ta, tașrada bulunan zaptiye memurlanna geçimlerine yetecek derecede maaş tahsisi Bâb-i Seraskerî’de kurulan özel bir mecliste kararlaştirilarak, bundan böyle halktan talepte bulunanlarin ceza kanunu hükümlerine tabi olacaklari açikça vurgulandi. Müşirlerin maiyetinde istihdam olunacak 40’ar nefer kavasin aylik tayinati, at masrafi birlikte hesap edilecek, bu neferlerin adedi mevkiin önemi ve tehlikesine göre değişecek, tayinat ve maaşlar görev mahallindeki rayice göre düzenlenecekti82. 1265/1849 yilinda da tașrada müstahdem zaptiye teşkilatina yönelik düzenlemelere devam edildiği görülmektedir8′. Ayni yil içerisinde Bâb-i Zaptiye ve Bâb-i Seraskeñ’de kavasan odalan yapilmakta84 ve polis tevkifhanesi 5 ifadesinden sözedilmekte olduğunu görüyoruz.
Beylerbey i, sancak beyi, aşiret beyi ve kadilar hükümler yazilmak ve hizmet yerleri ile sayilari merkez tarafindan belirtilmek suretiy le, merkezin emrinde, donanma veya kara kuvvetlerinde okçu muharip olarak görevlen- dirilmek üzere taşradan “yay istimaline kâdir” gönüllü askerler (kavvas) toplatilmakta idi. Devletin girişeceği herhangi bir deniz veya kara seferi ya da muharebesinde duyulan ihtiyaci karşilamak üzere muharip asker olarak görevlendirilecek olan kavaslarin daha çok Şam, Halep, Hama ve Selmiye gibi Arap diyarlarindan talep edildikleri, iyi yetişmiş, iyi ok atan kimseler
olmalarinin, at ve silahlariyla birlikte güvenilir kefiller alinmak suretiyle gönderilmelerinin istendiği, y irmi haneden86, bazen onbeş haneden87 bir kavas alindiği, hizmetlerine karşilik kendilerine beşer akçe ulufe ödendiği,
- BOA, Cevdet-Zaptiye, 3247 (14 Za. 1257)
- Cengiz Orhonlu, Osmany fmyaratorluğu’nda Derbend Teşkilati, Istanbul 1990, 152.
- BOA, trade-Dahiliye, rir. 407, 411, 414, 492, 498.
- Orhonlu, g.e., s. 152.
- Taşrada müstahdem zaptiye neferatinin nizami için bkz. BOA, İrade-Meclis-i Vâlà, 3566.
- BOA, İrade-MecIis-i Vâlâ, 3683, 3673, 3682. Yapilan kavasan odalari dolayisiyla ortaya çikan alacak verecek meselesine aittir.
- BOA, İrade-NIeclis-i Vâlâ, 4273.
- BOA, Mühimme Defteri, VII, 2123, 2251.
- Cebele beyine yazilan hükümde, donanma için her 15 haneden bir kavas alinmasi şeklindeki uygulama için bkz. BOA, Mühimme Deftest, XXIII, 522 (22 N. 981).
mevaciplerinin reaya tarafindan karşılandığı, kavas toplanan yerde veya yakın bir bölgede, zeamete mutasarrıf veya bey olan birinin, merkez tarafından başlarına serdar tayin edildiği, sadece kara ve deniz muharebelerinde değil, Anadolu’da, Gürcistan’da ve Arabistan’daki Ulyan oğlu isyan ı gibi bazı
isyanlarda da görev yaptıkları anlaşılmaktadır88. Nitekim, Hanna ve Selmiye
sancak beylerine gönderilen bir hükümde “… Tiflis’de hidmet itmek içün kavvas lâzım olduğun bildirme ğin Haleb beğlerbe ğiliğinden ve taht-ı h’ıikûmetinizde sâbıka Ulyân oğlu seferine ihrac olunduğu üzere kavvas ihrâc olunmak emr idüp bu yurdum ki … yarar u t’ûvânâ yat u yarakları yla m’ûkemmel kavvas ihrâc idüp yarar kefilleri alındıktan sonra … serdar tayin olunan Kilis beği Hüse yin … mahall-i me’mura irsal oluna . ” denil-
mektedir89. Şam kadısına yazılan 13 L. 975 tarihli başka bir hükümde ise,
Vezir Mustafa Paşa’nln yanına Yemen’e gönderilmek üzere 500 nefer kavas tahrir ve ihracl istenmekte, bunların ulufelerinin Şam ve Halep hazinesinden karşilanacağı belirtilmekte, Sayda, Safed, Beyrut, Ba‘lebek, Kudüs, Trablus ve
Cebele kadılıklarına da bu hükmün birer suretinin gönderildiği kaydedil- mektedir 0.
Osmanlılar dini ehemmiyeti haiz bazı yerleri, kavas toplanmasına yönelik genel uygulamanın dışında bırakabilmekte idiler. Nitekim 27 Ra. 976 tarihinde Kudüs kadısına gönderilen bir hükümde, Şam’dan 1500 kavas ihracı emredilip her 20 haneden l kavas ve 1 aylık ulufesi alınmak münasip görülmüş iken,
Kudüs ve Halilurrahman’ın bu uygulamadan istisna tutulduğu kaydediI- mektedir9l. Bu dini özellikli yöreler dışında, devletin özellikle aşiretlerin ağırlıklı yer teşkil ettiği doğuda da bir takım larklı uygulamalar yapığl
görülmektedir. Bu çerçevede, bazı aşiretlerden toplanması emrolunan kavaslara bedel olarak bir nevi bedeli i askerlik diyebileceğimiz bir tarzda kişi başına
10.000 filori verilmesi uygun görülmekte ve bunun tahsili cihetine gidilmektedir 2. Bununla birlikte paraların tahsilinde aksama ve gecikmeler hatta ödememe gibi durumlar da sözkonusu olabilmekteydi.
Toplanması istenen kavasların sayısı hususunda kimi zaman ilgili beylerbeyinin bölgeye dair geniş malumatı dikkate alınarak kendisine inisiyatif tanınıyordu. Nitekim, Diyarbekir Beylerbeyi’ne gönderilen bir hükümde aşiret veya bölge bazında ihracı emredilen kavasların çok olanlarının
azaltılıp az olanlarının artırılması belirtilmektedir92. Toplanacak kavaslar hususunda devlet, bölge yetkililerinin gayretlerini talep eden hükümler
BOA, Mühimme Defteri, nr. VII, 1174, 1176, i 250, 1256, 1278, 1465, 1750, 2026, 2079,
2123, 2251; XLIV, 153.
BOA, Mühimme Defteri, nr. XLIV, 153.
90 BOA, M’ûhimme Defteri, nr. VII, 1250. BOA, M’ühimme Defteri, nr. Vll, 2123.
92 Bisyan ve Pojyan aşiretleri beyi Behlul Bey’e yazılan hüküm için bkz. BOA, Mühimme
Defteri, nr. XXI, 153.
92 BOA, Mühimme Defteri, nr. XXI, 152.
gönderme ihtiyacı da hissediyordu 3. lhraç olunacak kavaslar için, bölgelerde müstakil defterler düzenlenmekte ve ihtiyaç durumunda bu defterlerden hareketle kavas talep olunmaktaydı. Cebele Beyi Habib Bey’e gönderilen bir hükümde, Cebele ve Lazkiye’den yazılan kavaslar ın defterlerinin tanzim
edilmesi, kavas adaylarının memleketlerine gönderilmesi, ihtiyaca binaen defter mucibince bunların talep edileceği belirtilmektedir94. Merkezden talep edilen kavaslar kimi zaman çeşitli nedenlerle toplanamıyordu. Nitekim Kıbrıs seferi için Şam’dan istenen kavaslar kaht yani kıtlık yüzünden toplanamamış,
devlet hiç değilse Şam’ın etrafının muhafazası için bir miktar kavas ihrac edilmesi Şam Bey1erbeyi’ne bildirilmekteydi95.
Kavaslar 15-20 haneden bir kişi olmak üzere toplanmakla birlikte bunların “gönüllü” yazılmaları istenmekte, sefer sonrası ise devlet kadrosundan kendilerine maaş bağlanacağı ilan edilerek teşvik olunmaktaydı. Paşa sancağı kadılarına gönderilen bir hükümde “gönüllü olarak yay istimaline kadir yiğit” (kavas) yazmak üzere Karagöz adlı bir sipahinin görevlendirildiği, yazılanlara
peksimet ve ulufeleri verilip, sefer bitiminde ibtidadan kendilerine dirlik verileceğinin ilanı bildirilmekteydi*6.
Tahrir ve ihracı emrolunan kavasların istenilen yere gitmesi de ayrı bir konu teşkil etmekteydi. Kavas talep olunan yerin mülki amiri toplanan kavaslara doğrudan kendisi gönderemeyebiliyordu. Kilis Beyi Canbolad Bey’e yazılan bir hükümde ihracı emrolunan kavasların Cebele beyine gönderilmesi,
onun Trablus’a göndereceği belirtiliyordu97. Kavasların naklinde kadırgalar
kullanılmaktaydı. Akdeniz’de kavas nakillerinde görüldüğü üzere sürekli
. olarak Rodos Beyi görevlendirilm{ıştir. Rodos Beyi’ne yazılan bir hükümde Anta1ya’da yapılan kadırgalarla Mehmed Çavuş’un Trablus’ta hazır olan kavaslara alması9*, bir başka hükümde ise Trablus’taki barut ve kavası alıp
getirmesi bildirilmektedir9 . lhracı emrolunan kavaslar Alay Beyi aracılığı ile merkeze veya istenen yere gönderilmekteydi 00.
Arap diyarlarının dışında, Karaman’da olduğu gibi, Anadolu’dan da kavaslar toplanmaktaydı 0 . Diyarbekir Bey1erbeyi’ne yazılan bir hükümde,
*3 BOA, M“ühimme Defteri, nr. XXI, 129 (24 N. 980) Malatya Beyi’ne gönderilen bu hükümde Siverek, Harput, Ruha sancakbeylerinin aşiretlerden çıkarılacak kavvaslar için gayret etmesi bildirilmektedir.
94 BOA, Miihimme Defteri, nr. XIX, 537 (25 Ra. 980).
95 BOA, Miihimme Defieri, nr. XVIII, 14 (23 N. 979).
96 bkz. BOA, Miihimme Defleri, nr. XXI, 158 (27 N. 979).
BOA, 3fil/iimme Defteri, nr. XXIV, 78 (21 Za. 981).
98 BOA, Miihimme Defteri, nr. XXI, 752 (11 M. 981).
99 BOA, 3fiiitimme Defieri, nr. XIX, 261 (4 S. 980); XXI, 353 (4 Za. 980), 691 (29 Z. 980).
BOA, Miihimme Defteri, nr. XXI, 246 (17 L. 980), 351 (4 Za. 980).
101 bkz. BOA, Miihimme Defteri, nr. IX, 244.
önceki yıl olduğu gibi içinde bulunulan yil da gerek Kürt gerek diğer beyliklerden kavas ve cenkçi gönderilmesi emri verilmektedir 02.
Donanmada görevlendirilmek üzere de kavaslar toplatılmakta, aynı şekilde tahrir ve ihraç olunmaktaydı. Malatya Beyine yazılan bir hükümde hisar-erleri ile birlikte donanmaya tayin olunan kavasın Nevruz’dan önce lstanbul’a gönderilmesi belirtilmektedir 0′. Haleb Beylerbeyi’ne yazılan başka bir hükümde de, deryaya emrolunan hisar-erleri ve kavaslar ile Cebele ve Kilis sancağından gelecek kavaslara alması konu edinilmektedirl . Kendilerinden kavas istenen yöneticiler, toplanan kavasların gönderildiklerine dair bilgi vermek durumunda idiler’0*. Donanmaya ayrılacak kavaslann Tersane’ye gönderilmesi çavuşlar marifetiyle gerçekleşmekteydi . Deniz seferi için gönderilen kavasların sayısı, akçeleri ve peksimetleri hususunda ise ilgili mercilere yazılar yazılmakta olduğunu görüyoruz 07. Kavas gönderilmesi ile ilgili bir hükmün defalarca tekid olunması da sözkonusu olmaktadır. Kavaslann tedariki için belirli bir süre verilmekteydi. Örneğin, baharda denize açılacak olan donanma için aralık, ocak aylanndan itibaren Nevruz’a kadar hazırlanmaları ve Nevruz’da 1stanbul’da hazır bulunmaları istenmekteydi 08.
Kavas teriminin taşrada farklı şekilde kullanımına da rastlamaktayız. Nitekim, 5 Numaralı Mühimme Defteri’nde “… ulema ve fukaha ve sayir kavvas cem okul›… 0 şeklinde geçen “kavvas” tabirinden, bu kelimenin Yemen’de şehrin önde gelen kişilerini ifade ettiği, Erzurum Beylerbeyi’ne yazılan bir hükümden de, kavas hizmetini yürüten ve yeniçerilerden oluşan kimselerin nöbetçi olarak anıldıklan anlaşılmaktadır. Nitekim, bu kimseler kendilerine bir başbuğ tayin edilmesini istemeleri üzerine Dersaadet yeniçerilerinden birinin başbuğ olarak gönderildiği bildirilmektedir 0.
102
103
104
105
ıos
107
108
BOA, Mühimme Defteri, nr. XXIII, 395 (3 Ş. 98 l); BOA, Mühimme Defteri, nr. XXI,
152.
BOA, 3’f’ıi/iimme Defteri, nr. XXIV, 103 (21 Za. 981). Donanma için kavas ihracı istenen diğer yerler ve belgeler için bkz. nr. XXIII, 395 (3 Ş. 981); XXI, 152; XVIII, 158, 207,
245; XXIV, 103; XXIII, 554.
BOA, 3fühimme Defteri, nr. XXIV, 164 (5 Z. 981). Aynı tarihte Azaz ve Kilis Beyi Canbolad ile Cebele Beyi’ne yazılan diğir bir hükümde ihracı emrolunan kavaslann gemilere teslimi emrediliyor (bkz. BOA, 3fafıimme Defleri, nr. XXIV, 189).
BOA, Mühimme Defteri, nr. XXIV, 625 (26 M. 982).
Samsat Beyi’ne yazılan hüküm için bkz. BOA, Mühimme Defteri, nr. XXIII, 552 (11 L. 981)
BOA, Mühimme Defteri, nr. XXIV, 678 (26 M. 982).
BOA, Mühimme Defteri, nr. XVIII, 158, 207, 245; XXIV, 103; XXIII, 554.
los Sabık beylerbeyi Mahmud’un halka fazla vergi yüklemesi, halkın yurdunu terketmesi, gibi şikayetler üzerine halka tahammüllerine göre vergi konulmasını amir Yemen beylerbeyine yazılan hüküm için bkz. 5 Numaralı Mühimme Defteri (973715d5-156d} <Tıykıbasım>, Ankara 1994, hüküm nr. 1686.
110 BOA, Mühimme Defteri, nr. LXX, 458.
Taşra’da Giirev Yapan Kavasların Gelirleri
Kavaslar, taşrada yaptıklan hizmetlere karşılık olarak ücret, bahşiş ve bayramlıklar almaya hak kazanırlardı. 1825 Ağustos’undan 1826 Şubat’ına kadarki sürede Ankara’da salyane toplamakla görevlendirilen bir kavasa, yaptığı hizmete karşılık 150 kuruş ödendiği, 1246 senesi rûz-ı Hızır’ından Kasım ayına kadarki altı ayda Kayseri’de bayramda sarayda bulunan çavuş ve kavaslara İydiyelik yani bayram harçlığı olarak 650 kuruş verildiği, aynı süre içerisinde Kayseri kadı konağında görev yapan çavuş ve kavaslara ise, cuma bahşişi olarak toplam 1620 kuruş verildiği görülmektedirl . 1264/1847 yılında Fizan kayma- kamlığı zaptiye işlerinde istihdam olunan 8 kavasa (l65’er kuruştan) toplam 1320 kuruş maaş verilmiş ancak bu maaş kaymakamlann kavas istihdam edebilecek- lerine dair bir kanun olmadığı için devlet tarafından kavaslardan tahsili cihetine gidilmiştir *2. Merkezde Üsküdar muhafızlığı ile Beşiktaş tarafında müstahdem kavas, sekban, hademe vs.nin bir aylık toplam maaşları 6.000 kuruş olmakla birlikte 1′, kavasların sayısı ve maaşlan hakkında açık bilgiler edinemiyoruz. Kavaslar nefiy görevleri dolayısıyla, kendileriyle birlikte bu görevi yapan kapukethudası, deavi çavuşu veya çavuş ile birlikte belirli miktarda harcırah almaktaydı. Mesela, lstanbul’dan Anadolu’ya nefyolunanlan götüren bir kavasa 50 kuruş harcırah verildiği görülmektedirl 4.
4- Şehremaneti ve Sıhhiye Teşkilatı’nda Kavaslar
Kavasların görev yaptıkları bir diğer alan da, merkezde bulunan diğer devlet teşekkülleridir. Bunlann başında Şehremaneti yani belediye teşkilatı gelmektedir. Belediye kavaslan, belediye zabıtası görevinin polislere devredildiği tarihe kadar bu görevi sürdürmüş, görevleri esnasında beyaz kayıtlı bir pala taşımışlar ve “belediye çavuşu” olarak anılmışlardır 15. Belediye kavaslarının isimleri sonradan “komisyon çavuşu”, en son olarak da “zabıta-i belediye memuru” şekline dönüşmüştür 6. Bu kavas/çavuşların üniformasız ve sivil gezenlerine tebdil, bunlann en büyüğüne baş tebdil veya tebdil eskisi denirdi i17.
Sıhhiye teşkilatı içerisinde, Meclis-i Tahaffuz-ı Ûlâ ve Meclis-i Tahaffuz-ı Sânî olmak üzere iki şube halinde düzenlenmiş olan Karantina Meclisi’nin ikinci şubesinde, “müdîr-i kavas-ı Sıhhiye” adıyla 500 kuruş maaşlı bir görevli 8 ile buna bağlı olarak, “kavas-ı Sıhhiye” adıyla, otuz kişiden ibaret olan ve
111 Çadırcı, o.g.e., s. 151, 157.
112 BOA, Cevdel-Zaptiye, nr. 2354 (13 M. 1264).
113 BOA, Cevdet-Zaptiye, nr. 2028 (2 Z. 1255).
i 14 BOA, Cevdet-Zaptiye, nr. 734.
- Ergin, Maarif, V, 2127 2; Pakalın, a.g.e., II, 215.
- Pakalın, g.e., II, 215.
117 akalın, a.g.e., II, 215, 291; III, 428.
Gülden Sarıyıldız, “Karantina Meclisi’nin Kuruluşu ve Faaliyetleri”, Belleten, c. LVIII,
Ağustos 1994, sy : 222’den ayrıbasım, Ankara 1994, s. 339.
kendilerine toplam 5000 kuruş maaş verilen kavaslar bulunmaktadır 9. Bu çerçevede kurulmuş olan Kuleli Tahaffuzhanesi’nde ise, kendilerine toplam 2250 kuruş maaş ödenen onbeş kavas ile bunların âmiri durumunda olup 500 kuruş maaş alan bir kavasbaşının bulunduğunu görüyoruz 20. Kavaslann, kısa bir süre için, 1stanbul’da Tophane ve Beyoğlu taraflannın zabıtasına memur edilerek kendilerine maaş tahsis edildiği de görülmektedir 2 . Bütün bu görevli kavas ve kavasbaşılann yaptıkları faaliyetler hakkında hiç bir bilgiye sahip olmadığımızı söylemeliyiz.
Kavasbaşı
Kavasların başında bulunan kimseye kavasbaşı adı verilirdi. Bu kişi, muhafız subayı olarak kaydedilmektedirl22. Kavasbaşılar sıhhiye ve zabtiye gibi merkez teşkilatlan yanında, taşrada da valiler nezdinde görevler yüklenmişlerdir. Örneğin, Dımaşk vilayeti valisinin nezdinde bulunan kavasbaşı, valinin muhafız alayı şefi durumundaydı 23. Hama ve Selmiye sancak beylerine gönderilen bir hükümden de anlaşıldığı gibi toplanan kavasların başına serdar olarak bir kavasbaşının tayin edildiğini görüyoruzl24. Mekke emirlerine bağlı olarak da bir kavasbaşı ile maiyeti olan kavaslar bulunmaktaydı 25. Sıhhiye teşkilatında bulunan kavaslann amiri olarak ta bir kavasbaşı bulunuyordu. Kavasbaşı olan kimseler de gerektiğinde nefiy ile cezalandırılmakta kimi zaman ceza süresi içerisinde iken affedilebi1mekteydi*26. İhtisap hizmetinde bulunan kavasbaşılar aidat almaktaydılarl27. XIX. asır sonlarına doğru, Mekke emirliğine bağlı olarak bir kavasbaşı ile maiyetinde kavasların bulunduğu bilinmektedir. Kavasbaşı teriminin mümasili olarak baş yasakçı tabirine rastlamaktayız. Zahire kaçırırken baş yasakçı tarafından tutulup Seddülbahir kalesine hapsedilen gemi sahipleriyle ilgili belgedenl2 , bu görevlilerin limanlarda da denetim yaptıkları ortaya çıkmaktadır.
119
120
121
122
123
1 24
125
126
127
128
Sarıyıldız, a.g. m. , s. 339, 370-371. Sözkonusu kavas müdürü ile kavaslar emekli askerlerden tayin olunmuşlardı.
gös. yer.
Tongur, a.g.e., s. 147.
J.Von Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi (çev. V.Bürün, yay.haz. M.Çevik-O. Demirtepe), İstanbul 1992, X, 222.
Koury, a.g.m. , s. 33.
BOA, Mühimme Defteri , nr. XLIV, 153, 154. Uzunçarşılı, Mekke-i Mükerreme Emirleri, s.29-30.
Bursa’ya nefyedilen Kavasbaşı Ali’nin affı hakkında bkz. BOA, Cevdet-Zaptiye, nr. 1025 (B. 1275).
İhtisap kavasbaşısı olan Hafız Ağa’nın aidat alması hususunda bkz. BOA, İrade-Dahiliye, nr. 10820.
BOA, Cevdet-Zafıtiye, nr. 3521 (10 C. 1208).
Kavasların Zulümleri
Kavaslar, görevlerinin verdiği rahatlıkla halk üzerinde bir takım olumsuz tepkiler de meydana getirmi§1erdir. Tanzimat öncesiyle ilgili olarak, 5 Z. 1216 tarihli bir vesikada, Kastamonu Taşköprü’de kavas lbrahim vs. kimselerin ahaliyi tahrik ettikleri cihetle niyabet tarafından nefyedilmeleri talep olunmaktadır*2 . Kavaslan ilgilendiren bir diğer konu, tanzimatın uygulanması sırasında halktan haksız yere vergi alınması idi. Kavasların da dahil olduğu bazı görevliler, taşrada bir takım devlet faaliyetlerini ifa edebilmek için gerekli olan ihtiyaçlarını ve hizmet masraflarını halktan tahsil etme yoluna giderek ahaliye zulmediyordu. Bu nedenle sultan Abdülmecid, cülus fermanında ve Tanzimat’ın uygulanması ile ilgili bir başka fermanda, bu duruma son verilmesini “kavas ve tatardan tâ v‘üzerâ-yi izâma varınca, kâffe-i me’kûlat ve sâ’ire parası ve menzil ve kira Îıayv‹inâtı ’ucretle tamâmen kendilerinden alınarak bundan dofnyı ahâlı“den bir a£f£• ve bir habbe
çıkmamak ’uzere” yeni bir nizam konmasını emretmiştir *0.
Kavasların Eğitimi
- H. Uzunçarşılı, Memluklerde askeri teşkilat bahsinde, Memluk ordusunun Türk, Çerkes, Kürt, Rum ve Ruslardan tedarik edilmiş, köle olarak alınmış efrattan teşekkül ettiği belirtildikten sonra; “Bunlara iptida dil öğretilir, Kuranı Kerim ile yazı talim edilir ve sonra da dini bilgiler gösterilirdi. Burada güreş etmek, ok atmak, atabinmek gibi talimler de yaptırılırdı. Bu köleler iyi yetiştikten sonra istidat ve kabiliyetlerine göre binici, kılıklı binici, sâkî, kavas, diğer saray vazifeleri ve sonra Haseki hizmetlerine konulurlardı” demektedirl3 . Buna göre kavas olabilmek için dil ve dini bilgileri bilmenin yanında sportif faaliyetleri de başarmak gerekmektedir. Osmanlılar zamanında özellikle taşradan toplanan kavasların, nasıl bir eğitime tabi tutulduklannı veya düzenli eğitilip eğitilmediklerini ise bilmiyoruz.
Bibliyografya
BOA, Cevdet-Zapti ye, nr. 734, 1025, 1344, 2028, 2074, 2095, 2243, 2348, 2354,
2481, 2492, 2555, 2605, 3247, 3521, 3884, 4200, 4281.
BOA, Hatt-ı H’ûmayun, nr. 19136, 23963, 24013, 24020, 24054, 25095.
BOA, İrade-Dahili ye, nr. 407, 411, 414, 492, 498, i 257, 1258, 1424, 2452, 2466,
3040, 3095, 3281, 3552, 7173, 9764, 10820.
BOA, Irade-Meclis-i Vâlâ, nr. 3152, 3566, 3683, 3673, 3682, 3683, 4273.
129 | BOA, Cevdet-Zaptiye, nr. 2243. |
-130 | Halil lnalcık, “Tanzimat’ın Uygulanması ve Sosyal Tepkileri”, Osmanlı İmf›aratorluğu Toplum ve Ekonomi Üzerimde Arşiv Çalışmaları, İncelemeler, lstanbul 1993, s. 367. |
Uzunçarşllı, Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal, s. 415. |
BOA, M’ûhimme Defteri, nr. V, hüküm nr. 1686; VII, 1174, 1176, 1250, 1256, 1278,
1465, 1750, 2026, 2079, 2123, 2251; IX, 244; XVIII, 14, 158, 207, 245; XIX,
261, 537; XXI, 129, 152, 153, 158, 246, 351, 353, 691, 752; XXIII, 395, 552,
554; XXIV, 78,103, 164, 189, 625, 678; XLIV, 153, 154; LXX, 458.
- Numaralı M’ıihimme Defteri (973/1565- I5dd j r Tıpkıbasım>, BOA , nr. 21, Ankara 1994.
Mühimme Defieri XLfP (haz. M.Ali Ünal), Akademi Kitabevi, lzmir 1995.
AHMED CEVAD, Târth-i Askeri“-i Osmânı“, lstanbul 1299. AHMED VEFIK PAŞA, Lrüce-i Osmanı“, lstanbul 1306, s. i 277.
ÇADIRCI, Musa,Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri’nin Sosyal ve Ekonomik kapıları, Ankara 1991.
DU RAUSAS, G.Pelissie, £r Regime des Capitulations dans l’Empire Ottoman, Paris 1911.
ERGIN, Osman Nuri, Mecelle-i Umûr-ı Beledi yye, lstanbul Büyükşehir Belediyesi yay., lstanbul 1995, s. 384.
ERGIN, Osman, T‘ûrki ye Maarif Tarihi, V, lstanbul 1977.
ERIM, Nihat, Devletlerarası Hukuku ve Si yasi Tarih Metinleri, I (Osmanlı imparatorluğu Andlaşmaları), A.Ü. Hukuk Fakültesi yay., Ankara 1953.
EYICE, Semavi, “Elçi Hani”, DIA, XI, 16.
GIBB, S. Hamilton -BOWEN, Harold, Islamic Society and The West, Ul, Oxford University Press, London 1967.
GÖVSA, lbrahim Alaeddin, Resimli Yeni Lugât ve Ansiklopedi, III, 1397. HAMMER, J.Von, B‘u y”dk Osmanlt Tarihi (çev. V.Bürün, yay.haz. M.Çevik-
O.Demirtepe), lstanbul 1992.
HUART, Cl.-[SPULER, B.), “Kawwâs”, The Eric yclopaedia of lslam (New Edition j,
Leiden 1978, IV, 808.
INALCIK, Halil, “lmtiyâzât”, The Encyclopaedia of Islam (New Edition), III (Leiden 1971), 1180.
— —————–, “Tanzimat’ın Uygulanması ve Sosyal Tepkileri”, Osman lı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi Üzerinde Arşiv Çalışmaları, lncelemeler, Eren yay., lstanbul 1993.
KÂTIB ÇELEBI, Süllem’û’1-vusûl ilâ tabakâti’l-fuhûl, Süleymaniye Ktb., Şehid Ali
Paşa, nr. 1887, III, 505.
Kitabu Mesalihi’1-müslimin ve menafii’l-müminin (yay. Yaşar Yücel), Osmanlı Devlet Te5kilatına Dair Kaynaklar, Ankara 1988.
KOURY, George J., “The Ottoman Administration of the Province of Damascus at the End of the Eighteenth Century”, Studies in lslam, c. X (s. 1-2 January- April), New Delhi 1973.
KÜTÜKOĞLU, Mübahat S., “Sultan II. Mahmud Devri Yedek Ordusu Redîf-i Asâkir-i Mansure”, TED Prof. Tayyib Gökbilgin Hatıra Sayısı, sy. XII (1981- 1982), lstanbul 1982, s. 127-158.
Logan Sulh Mu’âhedenamesi Mukavelât ve Senedât-ı Sâire 24 Temmuz 1339-1923,
Ahmed lhsan ve şürekası matbaacılık Osmanll Şirketi, lstanbul 1339.
MONTAGU, Lady, T’ûrki ye Mektupları 1717-1718 (çev.A.Kurutluoğlu), Tercüman 1001 Temel Eser, nr. 12, tarihsiz.
MUSTAFA NURI PAŞA, Netayic‘û’1-vuku’ât, I-IV, lstanbul 1327.
ORHONLU, Cengiz, Osmanlı lmparatorluğu’nda Derbend Teşkilatı, Eren yay., lstanbul 1990.
ORTAYLI, llber, imparatorluğun En Uzun Y“ûz yılı, Hil yay., nr. 10, lstanbul 1987.
ÖKÇÜN, Gündüz, “Kapitülasyonlar Hakkında Bab-ı Ali’nin Sefaretlere Gönderdiği 7 Temmuz 1867 Tarihli Muhtıra”, A.Ü. Si yasal Bil giler Fak“ûltesi Dergisi, cilt: XXII, Eylül-1967, nr. 3, Ankara 1968.
ÖZCAN, Abdülkadir, “Gedikli”, DiA, XIII, 548. ÖZÖN, Mustafa Nihad, Türkçe Sörf‘uk, lstanbul 1979.
PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Dekimleri ve Terimleri Sözlü ğ’û, I-III, lstanbul 1983.
RONART, Stephan and Nandy, “Kavass”, Concise Enc ycloPaedia of Arabic Civilization, Amsterdam 1959.
SARIYILDIZ, Gülden, “Karantina Meclisi’nin Kuruluşu ve Faaliyetleri”, Belleten, c.
LVIII/222, Ağustos 1994, sayı : 222’den ayrlbasım, Ankara 1994.
SERTOĞLU, Midhat, Osmanlı Tarih Lûgatı, Enderun yay., nr. 18, lstanbul 1986. SHAW, Stanford J. – Ezel Kural, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türki ye, lstanbul
1983.
TONGUR, Hikmet, T’ûrki yede Genel Kolluk Teşkil ve Görevlerinin Gelişimi, Ankara 1946.
UZUNÇARŞILI, lsmail Hakkı, Osmanlı Devleti Teşkilatuıa Medhal, Ankara 1984.
———————————– —-, Osmanlı Devleti Teşkilatındaıı Kapukulu Ocakları, I-II, Ankara 1984.
—————————————-, Osmanlı Devleti ’nin Merkez ve Bahri ye Teşkilatı,
Ankara 1984.
—————————————-, Mekke-i Mükerreme Emirleri
…Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adi pisicing elit sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua!
Neque porro quisquam est, qui dolorem ipsum quia dolor sit amet, consectetur, adipisci velit, sed quia non numquam. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Excepteur sint occaecat cupidatat non proident, sunt in culpa qui officia deserunt mollit anim id est laborum.
Sed ut perspiciatis unde omnis iste natus error sit voluptatem accusantium doloremque laudantium, totam rem aperiam, eaque ipsa quae ab illo inventore veritatis et quasi architecto beatae vitae dicta sunt explicabo. Nemo enim ipsam voluptatem quia voluptas sit aspernatur aut odit aut fugit, sed quia consequuntur magni dolores eos qui ratione voluptatem sequi nesciunt. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat. Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat.